DÜŞEN HEP YERDE Mİ KALIR?

DÜŞEN HEP YERDE Mİ KALIR?

Hayır, kalmaz.

Ayağa mı kalkar?

O da hayır, kalkmaz.

Peki nasıl oluyor da böyle oluyor?

Anlatayım.

Haksızlığı her zaman güçlüler yapar.

Öyle ya, haksızlık yapabilmek için mutlaka bir güç lazım.

Haksızlığa her zaman sahipsiz garibanlar uğrar.

Öyle ya, bir gücü olana kimse haksızlık yapamaz.

Haksızlığa uğrayan sahipsiz bir garibana toplum asla sahip çıkmaz, herkes görmezden gelir(lafa bakmayın siz, hepsi palavra)

Dünyada en kötü şey insanın uğradığı bir haksızlığı kimseye duyuramamasıdır.

Sahipsiz bir gariban kimseye sesini duyuramaz, toplum ona sağırdır.

Peki, ne olacak?

Garibanın sesini kim duyacak?

İşte bu noktada adalete iş düşer.

Ama ne yazık ki adalet her zaman güçlüden yanadır.

Yani, sadece toplum değil adalet de sahipsizlere sağırdır.

İşte bu nedenle düşen hep yerde kalmaz, ayağa da kalkamaz yerin de dibine batar.

Velhasılıkelam düşen hep yerde kalsa iyi, gelen ezer giden ezer.

Acı ama gerçek.

Adaleti devlet sağlayamaz: tepeden bir güç topluma adalet empoze edemez. Adalet tarihsel süreçte  toplumda gelişen bir sosyolojidir. Devlet toplumsal sosyolojinin örgütlediği bir yapıdır. Yani toplumda adalet yoksa devlette de yoktur. Dünya var olduğunden beri her yerde güçlüler güçsüzlere karşı her zaman haklıdır. Unutmayalım ki dünyanın ilk yazılı hukuku magna carta güçlüler(toprak ağaları ve kral) arasındaki bir anlaşmadır. Yani, ezelden beri hukuku güçlüler belirlemiştir ve kendi çıkarlarına göre oluşturmuştur.

Oğuz Aşırım

 

Bu haberi beğendiniz mi? Bültenimize katılarak haberdar olun!

Yorumlar

Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.

İlgili Haberler
Son Haberler