Ege'de Deprem Tartışmaları Alevlendi: Prof. Dr. Şener Üşümezsoy'dan Simav İçin 6.5 Büyüklüğünde Deprem Uyarısı

Balıkesir'in Sındırgı ilçesinde 10 Ağustos 2025'te meydana gelen 6.1 büyüklüğündeki deprem, Ege Bölgesi'ndeki sismik hareketliliği ve potansiyel deprem risklerini yeniden gündemin ön sıralarına taşıdı. Depremin hemen ardından katıldığı bir televizyon yayınında önemli değerlendirmelerde bulunan tanınmış Deprem Bilimci Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, bölgedeki fay hatlarına dikkat çekerek, özellikle Kütahya'nın Simav ilçesinde 6.5 büyüklüğünde bir deprem potansiyeli bulunduğunu belirtti.

Sındırgı depreminin, bölgedeki enerji birikimini ve fayların davranış mekanizmalarını anlamak adına kritik bir veri sunduğunu ifade eden Prof. Dr. Üşümezsoy, Ege Bölgesi'nin genel olarak bir gerilme rejimi altında olduğunu vurguladı. Bu gerilmenin, bölgede sıkça gördüğümüz graben (çöküntü ovası) yapılarının oluşumuna neden olduğunu ve depremlerin bu tektonik yapıların bir sonucu olduğunu belirtti.

Simav Fayı ve Çevresindeki Risk Potansiyeli

Prof. Dr. Üşümezsoy, Sındırgı'daki sarsıntının ardından özellikle Simav Dağı ve çevresine odaklanılması gerektiğini savundu. Tarihsel depremlere atıfta bulunan Üşümezsoy, 1971 Gediz (7.1) ve 2011 Simav (6.0) depremlerini hatırlatarak, bölgedeki fayların tek bir düz hat boyunca kırılmadığını, bunun yerine parçalı (segmentli) bir yapı gösterdiğini ve enerjilerini segmentler halinde boşalttığını ifade etti.

Sındırgı'da yaşanan 6.1'lik kırılmanın ardından, stresin komşu fay segmentlerine transfer olabileceğini belirten Üşümezsoy, "Sındırgı'daki kırılmanın ardından Manisa, Simav ve Emet bölgeleri risk taşıyor. Simav Dağı’nda önemli bir enerji birikimi söz konusu. Simav’da 7 büyüklüğünde bir deprem öngörmüyorum ancak 6.5 büyüklüğünde bir deprem potansiyeli mevcut," diyerek bölge halkı ve yetkililer için önemli bir uyarıda bulundu.

Üşümezsoy'un analizine göre, Ege'deki çökme yapılarının (Bursa Ovası, İznik, Eskişehir, Aydın ve Simav ovaları) kuzey-güney yönlü bir gerilme ile oluştuğunu ve bu gerilmenin depremlerin ana kaynağı olduğunu belirtti. Sındırgı depreminin bu sistem içerisindeki bir "piyano tuşu" gibi olduğunu ve sıradaki tuşların hangileri olabileceğinin bilimsel olarak takip edildiğini ima etti.

Manisa ve Bursa İçin Değerlendirmeler

Manisa'daki Spil Dağı fay hattını da "riskli bölge" olarak nitelendiren Prof. Dr. Üşümezsoy, bu fayın da Ege'deki gerilme sisteminin bir parçası olduğunu ve potansiyel olarak deprem üretebileceğini söyledi.

Bursa'daki deprem korkularına da değinen Üşümezsoy, bölgedeki durumun Marmara Denizi'ndeki Kuzey Anadolu Fayı'nın bir kolu olmadığını, daha farklı bir mekanizmayla çalıştığını belirtti. "Bursa’da yalıtılmış ve olgun bir fay hattı yok. 1858’de yaşanan tarihsel depremler, Uludağ’ın yükselip önündeki ovanın çökmesiyle ilişkiliydi," diyerek Bursa'daki sismik tehlikenin kaynağını farklı bir jeolojik sürece bağladı.

Marmara Depremi Senaryolarına Farklı Bir Bakış

Prof. Dr. Üşümezsoy, Marmara Denizi'nde beklenen büyük deprem senaryolarına da eleştirel bir yaklaşım getirdi. Marmara'da tek parça halinde 150 kilometrelik bir fayın kırılarak 7.8 gibi çok büyük bir deprem üretme senaryosunun gerçeği yansıtmadığını savundu. Ona göre, Marmara'daki fay yapısı daha parçalı ve bu nedenle üreteceği depremlerin büyüklüğü de daha sınırlı olabilir.

Sındırgı Depremi Başka Fayları Tetikler mi?

Sındırgı depreminin Biga veya Simav'daki fayları tetikleyip tetiklemeyeceği yönündeki soruya Üşümezsoy'un "Burada artık böyle bir durum yok" şeklindeki yanıtı, ilk bakışta bir çelişki gibi görünse de, açıklamalarının bütünlüğü incelendiğinde, büyük ve anlık bir tetikleme yerine, stres transferiyle bölgedeki genel sismik aktivitenin yeniden düzenlendiği ve belirli segmentlerdeki riskin arttığı bir süreci kastettiği anlaşılmaktadır.

Prof. Dr. Şener Üşümezsoy'un Sındırgı depremi sonrası yaptığı değerlendirmeler, Ege Bölgesi'ndeki deprem tehlikesinin devam ettiğini ve özellikle Simav, Manisa ve Emet gibi bölgelerde orta-büyük ölçekli depremlere karşı hazırlıklı olunması gerektiğini bir kez daha gözler önüne serdi. Bilim insanlarının bu uyarıları, bölgedeki yapı stokunun gözden geçirilmesi ve afet bilincinin artırılması için önemli bir yol gösterici niteliğindedir.

Bu haberi beğendiniz mi? Bültenimize katılarak haberdar olun!

Yorumlar

Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.

İlgili Haberler
Yazar Hakkında

Anlikhaber'i kurup kullanıcılara para kazandırmayı hedefledik ve sonunda yaptık sizin yapmanız gereken haberlerinizi ekleyip para kazanmaya başlayabilirsiniz.

Son Haberler